Ne kadar da çok değişimden söz ederiz! Lakin ne kadar değiştiğimiz üzerine ne kadar da az söz ederiz! Her şeyin değiştiğini biliriz de payımıza düşeni ihmal ederiz. Kendi elimizle değiştirdiğimiz dünyaya isyan ederiz de elimizi yıkamayı bir türlü düşünemeyiz. Ya kendi elimizle inşa ettiğimiz ikonlara ihtiramda bulunur ya da onları yıkmak için yine ellerimizi kullanırız. Kabil'e eyvahlar ederiz de kaç Habil'in katili olduğumuzu ya da katline şahitlik ettiğimizi yargılayamayız. Bizden öncekilerin elleriyle serdikleri postu toplayıp, kendi postumuzu sermeyi arzu ederiz. Lakin o postu başka ellerden devraldığımızı da inkar ederiz. Bizden önce posta kurulmuş muktedirleri kıyasıya eleştirir ve hatta onlara kıyarız da postnişin olma sevdasından bir türlü vazgeçemeyiz. Onlarla farklılığımızın altını çizeriz de benzerliklerimizi göz ardı ederiz. Evvelki her iddiayı çürütürüz de kendi iddialarımızın çürüyüp gideceğini kabul etmekte zorlanırız. Hangi taze meyve dalında kalmış ki? Toprak altında çürümemiş kaç bedenin elini tutabiliriz? Zaten bedenlerimiz de aynı topraktan değil mi? Ve ruhlarımız ve zihnimiz ve devralıp-devredeceğimiz mirasımız!
Data transfer continues
This book is available for the period specified under the following Digital Rights Management (DRM) Terms:
Dear users, the source you want to download is used by the law No. 5846 on intellectual and artistic works and in accordance the copyright law it will be downloaded as encrypted for a period of 3 days. When time expires, your right to access the corresponding resource offline is over. In this context, you want to continue to download the source?