Zamanla her şeyi daha iyi görür, anlarsın. Zamanın aynası daima doğruyu gösterir. O sabah güneş her zamankinden farklı doğuyordu. Doğan güneş, ne içindeki karanlığı aydınlatmaya ne de hayal kırıklıklarını gidermeye yetiyordu. Çekildiği köşede daha çok ezilip büzülüp kaybolmak istiyordu. Güneş yükseldikçe o alçalıyor, yok oluyordu. Kaybolup gittiği köşesinde kapıdan gelen sesle irkildi. Gözlerini kapıya dikti. Dehşete kapıldı, gözleri büyüdü korkudan. Yığıldığı köşeden ayağa kalktı. Ne yapacaktı şimdi? Ortada yatan ölü adamı ne yapacaktı? Saklamalıydı ama nasıl saklayacaktı? Yaşlı ve hasta bedeni yorgun düştü. Emine, derin bir uykuya daldı. Zehra başında Kuran-ı Kerim okuyordu. Son yolculuğuna inandığı gibi uğurlamak istiyordu yakınları. Elif manevi annesinin yerine manevi babasının ve kardeşinin mezarını ziyaret edip dua ediyordu. Koca bir ömrü ayrılık acısı ve yokluk içinde geçirmişti Emine. Sabır ve iffet örneğiydi. Kendine ait olmasa da her şeyini vererek büyüttüğü Elif’i ölüm döşeğinde bile düşünmüştü.
Data transfer continues
This book is available for the period specified under the following Digital Rights Management (DRM) Terms:
Dear users, the source you want to download is used by the law No. 5846 on intellectual and artistic works and in accordance the copyright law it will be downloaded as encrypted for a period of 3 days. When time expires, your right to access the corresponding resource offline is over. In this context, you want to continue to download the source?