Su, bütün canlılar için hayati bir değere sahiptir. Bir anlamda yaşamın varlığı suya bağlıdır. Suyun bir yerde bulunması orada yaşamın olduğunu gösterir. Dünya nüfusu artarken tatlı su kaynakları çeşitli nedenlerle hızla azalmaktadır. Küresel ısınma, kentleşme, sanayileşme, yanlış su politikaları bunun nedenlerinden yalnızca birkaçıdır. Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre her yıl çoğunluğu çocuk, 2 milyondan fazla insan yeterli suya erişememeye bağlı hastalıklardan hayatını kaybetmektedir. Suya erişimin yaygın bir sorun olarak insanlığın karşısına çıkması neoliberal politikalarla birlikte suyun bir ekonomik mal gibi ele alınmak istenmesi ile başlamaktadır. Yalnızca insan için değil, doğa ve tüm canlılar için vazgeçilmez olan su, bir meta haline getirilmek istenmektedir. Bu yaklaşımın bir sonucu olan özelleştirme politikaları ile suyun herhangi bir ticari mal haline getirilmek istenmesi toplumsal olaylara kadar varan büyük sorunlara neden olmaktadır. Yerel halkın suya olan bağımlılıkları değerlendirilmeden, artan enerji ihtiyacı gerekçe gösterilerek yapılan baraj ve tesisler de su kaynaklarına erişimi güçleştirmektedir. Suyun bir meta olmadığının, insan hakkı olduğunun kabulü suya yönelik bu ve benzeri müdahaleleri önleyecektir. Suyun bir insan hakkı olarak varlığının hukuksal metinlerde, özellikle anayasalarda açıkça yer alması ise bu anlamda devletlere de yükümlülük getirecek, suya erişimde, su hakkının korunmasında, gerektiğinde dava edilebilmesinde gerçek bir güvence sağlayacaktır.
Verilerin aktarımı devam etmektedir
Bu kitap aşağıdaki Dijital Hak Yönetimi (DRM) Koşullarıyla belirlenen süre için kullanılabilmektedir:
Değerli kullanıcımız, indirmek istediğiniz kaynak 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında kullandırılmakta olup, telif hakları doğrultusunda 3 gün süreyle şifreli olarak indirilecektir. Süreniz dolduğunda ilgili kaynağa çevrimdışı erişim hakkınız bitecektir. Bu kapsamda kaynağı indirmeye devam etmek ister misiniz?
İndirdiğiniz kaynağı görüntülemek için yönergeyi takip ediniz