Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve azınlıkları arasındaki ilişki karmaşık ve çoğu zaman tartışmalıdır. Bu nedenle azınlık hakları sıklıkla Türkiye’nin AB üyeliğinin önünde bir engel olarak kabul görür. Türkiye’de azınlık haklarının tanınmasına ve korunmasına yönelik yasal bir çerçevenin oluşturulmasının önündeki başlıca engellerden biri, anayasal vatandaşlığın dar yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Bu tanımlama ulus-devlet ilkeleriyle sıkı sıkıya sınırlandırılmıştır. Bu anayasal modelde vatandaşlık kavramı, ulus ve azınlıklar arasındaki ilişkiyi çatışmalı bir zemine taşımaktadır. Ulusdevlet modelinde vatandaşlık, farklılıkların anayasal kimliği altına bürünmesini tasarlar; burada milliyet kavramı, etnik farklılıkların yasal bir statü kazandığı tarafsız bir zemin işlevi görmez. Azınlıkların ulusun öznesi olabilmeleri, ulusal kimliği kayıtsız şartsız kabul etmelerine bağlıdır. Dolayısıyla bu süreçte anayasal vatandaşlık azınlıkların kendilerine özgü kimlik taleplerine karşı dışlayıcı bir karakter kazanır. Lakin bu projede, sayıca çoğunluğu oluşturan etnik kimliğin devlet düzeyinde desteklenen ve kurumsallaşan bir özerklik kazanması kaçınılmaz olur. Sonuç olarak, zamanla ulusal kimlik ve buna bağlı olarak anayasal vatandaşlık, sayıca çoğunluğu oluşturan etnik kimliğin karakteristiklerini esas almaya başlar. Bu tez, AB üyeliği şartlarının Türkiye’de en büyük azınlık grubu üzerindeki etkisini yasal bir çerçevede inceleyecektir. Sonuç olarak bu çalışma Türklük ve milliyetçilik gibi anayasal ilkelerin AB müktesebatında yer alan azınlık haklarından yararlanmaya ilişkin yasal düzenleme alanını büyük ölçekte daralttığını ortaya koyacaktır. Minority rights is frequently perceived as a barrier to Turkey’s EU accession. The relationship between Turkey and its minorities is complex and often controversial. One of the primary obstacles for the establishment of a legal framework to recognize and protect minority rights in Turkey emerges from a narrow interpretation of the constitutional citizenship. It has been strictly confined to the principles of nation-state. The problematic nature of the concept of citizenship in this constitutional model stems from the relationship between the nation and minorities. In a nation-state model, citizenship contemplates the submerging of differences into an all-inclusive constitutional identity, where the legal notion of nationality neither elaborates nor functions as a neutral ground under which ethnic differences gain a legal status. In this project, the dominant identity cannot escape from being institutionalised, where its particular traits emerge as the only identity characteristics promoted at the state level. As a consequence, the national-identity, and by extension the constitutional citizenship, is overwhelmed by the dominant identity. Ergo, the constitutional citizenship gains an exclusionary character since access by minorities into the national community is conditioned upon their unreserved acceptance of the national identity. This thesis will, therefore, examine the impact of EU membership conditionality on the largest minority group in Turkey from a legal point of view. While the study will demonstrate a degree of contribution it will also reveal that the crucial features of the constitutional principles of Turkishness and nationalism has narrowed the legal space for the enjoyment of minority rights set forth by the EU minority acquis.
Data transfer continues
This book is available for the period specified under the following Digital Rights Management (DRM) Terms:
Dear users, the source you want to download is used by the law No. 5846 on intellectual and artistic works and in accordance the copyright law it will be downloaded as encrypted for a period of 3 days. When time expires, your right to access the corresponding resource offline is over. In this context, you want to continue to download the source?