Suç Nedeniyle İnternet İçeriğine Erişimin Engellenmesi ve İfade Özgürlüğü

Üç bölümden oluşan eserin ilk bölümünde, öncelikle ifade özgürlüğünün, neden temel bir hak olarak korunduğuna ve önemine ilişkin, kavramsal ve düşünsel temellere yer verilecek bu bağlamda, J. Stuart Mill tarafından ifade edilen “gerçeklik kuramı”, Alexander Meiklejohn tarafından temsil edilen “demokrasi kuramı” ve I. Thomas Emerson tarafından işaret edilen “kendini gerçekleştirme kuramları” açıklanacaktır.İkinci bölümde, 5651 sayılı Kanun’a yer verilecek bu bağlamda öncelikle Kanun’da içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı, toplu kullanım sağlayıcı ve sosyal ağ sağlayıcı olarak tanımlanmış internet süjeleri ve bunların sorumlulukları ile erişimin engellenmesi yöntemlerine değinilecektir.Son bölümde ise 5651 sayılı Kanun’un 8 ve 8/A maddeleri uyarınca gerçekleştirilen erişimin engellenmesi tedbiri uygulamalarının, ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine ilişkin bireysel başvurular kapsamında AİHM ve AYM kararları ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Bu bağlamda öncelikle ülkemiz dahil çeşitli devletlerin kamu makamları tarafından uygulanan erişimin engellenmesi kararlarının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkin AİHM’in önüne gelen bireysel başvurular ele alınacak, daha sonra 5651 sayılı Kanun’un 8 ve 8/A maddeleri kapsamında uygulanan erişimin engellenmesi kararlarının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine ilişkin iddialara yönelik AYM’nin önüne gelen bireysel başvuru kararlarına yer verilecektir.Bu çalışmada kısaca, internet ortamında suç teşkil eden içeriklerle aktif bir biçimde mücadele edilmesi gerektiği, devletlerin bu kapsamda etkili düzenlemeler yapmasının bireysel ve kamusal güvenlik için elzem nitelikte olduğu ancak internet içerik ve platformlarına getirilecek sınırlamalara ilişkin hukuki düzenlemelerde ve bunların uygulanmasında, kullanıcıların meşru haklarının özellikle ölçülülük ilkesi açısından gözetilerek, hakka en az müdahaleyi teşkil edecek şekilde orantılı önlemlere yer verilmek suretiyle internet ortamında özgürlük ve güvenlik dengesinin etkili bir biçimde sağlanması gerektiği kanaatine varmaktayız.