“Küçükten beri okuldayken bile muallimlerin yanında bazı şiirler yazardım. Çok sopalar yedim. Hasan Tahsin (eğitmen) vardı bizim burada. Muallimin defterine, cetvel tahtasına yazardım, gelir okurdu. Bir karın dayak yerdim bu yüzden. Cemiyetlere gider, saz çalanlara deyiş söyleyenlere hayran kalırdım yani. Dolaştığım yerlerde eski demeler, deyişler(in olduğu), büyük bir defter vardı. Koynuma koyar devamlı onlarla meşgul olurdum. Rahmetlik Sarı Hüseyin vardı. Sarı Hüseyin’in deyiş ve şiir defteri… Bir tane aldım onu.(ondan) Bütün hepsini ezberledim. Derken işte böyle devam ede ede Akveran köyünde Mürteza Ali vardı, Süleyman vardı. Onlar bu dede deyişlerinde bazen saz çalarlardı. Aralardan kafamı sokar onları dinlemek isterdim. Derken, derken yaş ilerledi, o arada işte askerlik meydana çıktı askere gittim. Oradan geldikten sonra işleri daha da biraz olgunluğa döktüm. Derken sazı elimize aldık. Artık bu meyanda icap ettiği kadar, yerine göre şiir söylemeye devam etmeye durdum. O müddetten beri, meclislerde şurda burda çaldık, çağırdık. Şimdiki bu duruma geldik. Şimdi ben şiir söylemede kâğıda yazmaktan, ani söylemek (doğaçlama) daha çok kolayıma gidiyor. Şimdi de bazı meclislerde çalıyoruz. Kendi demelerimden çalıyorum. Böylece hayat sürüp gidiyor. Çocukların kalabalığı, geçim darlığı derken bizi bir sürü üzüntüye bıraktı. Kendimiz bir tarafa açılamadık, tanınamadık. Kendi muhitimizde çalıp söyledik, açıldık, tanındık. İşte böyle sürüp gidiyor” Âşık Bektaş KAYMAZ (1913 – 1978)
Data transfer continues
This book is available for the period specified under the following Digital Rights Management (DRM) Terms:
Dear users, the source you want to download is used by the law No. 5846 on intellectual and artistic works and in accordance the copyright law it will be downloaded as encrypted for a period of 3 days. When time expires, your right to access the corresponding resource offline is over. In this context, you want to continue to download the source?