Türk Eğitim Sistemi Ve Okul Yönetimi

Genç bir adam, Amerika’nın batısındaki bir çiftliğe iş başvurusunda bulunur. Çiftliğin sahibi, ona özelliklerini sorduğunda genç adam kendine güvenen bir edayla şöyle cevap verir: “Rüzgâr estiğinde dahi uyuyabilirim.” Bu söz, yaşlı çiftlik sahiplerinin kafasını biraz karıştırır. Fakat bu zeki, genç adamdan da çok hoşlanırlar. Bu yüzden genç adamı işe alırlar. Birkaç gün sonra yaşlı çiftlik sahibi ile karısı, gece yarısı çok sert ve şiddetli bir rüzgâr sesi ile uykularından uyanır. Bir sorun çıkma ihtimaline karşı her şeyi kontrol etmeye başlarlar. Pencere ve kapıdaki kepenklerin sıkıca kapatılıp kancalarının yerlerine takıldığını görürler. Kalın ağaç kütükleri ise şöminenin yanına sıra sıra dizilmiştir. Traktör garajdadır. Ahırın kapısı düzgün bir şekilde kapatılmış ve kilitlenmiştir. Ahırdaki hayvanlar oldukça sakindirler. Genç adam, ilerideki kulübesinde huzur içerisinde uyumaktadır. İşte o anda yaşlı çiftlik sahipleri, genç adamın onlara ne demek istediğini anlamışlardır: “Rüzgâr eserken dahi uyuyabilirim…” Çünkü genç adam, fırtınasız güzel günlerde, herhangi bir gün fırtına ile çiftlikteki her şeylerini kaybedeceklerini düşünerek işini o kadar bağlılıkla ve düzgün bir şekilde yapmıştı ki en sert, en şiddetli fırtınada dahi yatağında huzur içinde uyuyabilirdi.