Günümüzde hemen her alanda çok yaygın uygulaması bulunan genel işlem koşulları adeta bireysel sözleşme modelinin yerini almıştır. Özellikle zayıf olan tarafın (tüketicilerin veya müşteri kitlesinin) aleyhine öngörülen bu kurallar sözleşme dengesini zayıf olan taraf aleyhine oldukça bozmuştur. Bozulan bu dengenin sağlanması amacıyla genel işlem koşullarının sıkı bir denetime tabi tutulması sosyal hukuk Devletinin ve adaletin gereğidir. Öncelikle belirtmek gerekir ki hukukumuzda genel işlem koşulu denetimine ilişkin özel kurallar gecikmeli olarak kabul edilmiştir. Kanunkoyucunun bu ürkek yaklaşımı, bu alandaki ihtiyacın büyüklüğünün anlaşılmasıyla cesarete dönüşmüş ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı (yeni) Türk Borçlar Kanunu’nda genel işlem koşullarına oldukça ayrıntılı biçimde yer verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndan daha önce olmak üzere hukukumuzda ilk defa genel işlem şartlarına ilişkin pozitif düzenlemenin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da 6.3.2003 tarih ve 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası öngörüldüğünü belirtmek gerekir (4077 sy. TKHK m.6). Ardından 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile benzer düzenleme (6502 sy. TKHK m.5) öngörülmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun genel işlem koşullarına (şartlarına) ilişkin pozitif düzenlemeleri (m.20-25) oldukça ayrıntılıdır. Alman Medeni Kanunu hükümlerinden (§305-310 BGB) esinlenilerek alınan bu kurallarla Alman Medeni Kanunu arasında zaman zaman karşılaştırma yapılmıştır. Kitabımızda, genel işlem koşullarının kısa tarihçesi verildikten sonra, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu düzenlemeleri ile 4077 sayılı ve onun yerini alacak olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine yer verilerek karşılaştırma yapılmış; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda genel işlem koşullarının kişi, konu ve zaman bakımından uygulama alanına, unsurlarına ve denetim mekanizmasına yer verilmiştir. Ayrıca Türk Ticaret Kanunumuzda genel işlem koşulları kullanmanın haksız rekabet görülmesi nedeniyle bu konuda da gereken açıklamalar yapılmış, bu üçlü koruma sisteminin yaratabileceği sakıncalara da değinilmiştir. Uygulamacılara yardımcı olmak amacıyla yeni Yargıtay kararlarına metin içinde ve kitabın sonunda yer verildiği gibi, ilgili mevzuat eklerine, tablolara ve yabancı hukuk düzenlemelerine de yer verilmiştir.