20. yüzyılın önemli Alman tarih felsefecisi Oswald Spengler (1880-1936) çağının toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarından etkilenmiş bir düşünürdür. Her kültürün sınırlı bir yaşama sahip olması gerçeğinden yola çıkan Spengler’e göre bir kültür, doğar, büyür ve bir zaman sonra yok olur. Spengler, tarihte geçerli olduğu düşünülen bir amaçlılığın karşısında yer alır. O, insanlığın ileriye doğru aktığı şeklindeki bir görüşe katılmaz. Çünkü her amaç bir sonuç demektir. Sonuçlanan her şey bir bitişi temsil eder. Batı kültürü merkezli bir tarih anlayışını eleştiren Spengler’e göre insanlık kavramı boş bir sözden ibarettir. Her kültürün büyüyen, olgunlaşan ve çürüyen bir yapısı vardır. Bu anlamda dünyada tek bir kültür değil, birçok kültürün olduğu bir gerçektir. Bu nedenle tarihin tek bir merkezinden söz etmek anlamsız olur. Spengler’e göre, her kültür kendi medeniyetine sahiptir. Medeniyet, kültürün önlenemez kaderidir. Döngüselci bir tarih felsefesini savunan Spengler, tarihi doğrusal bir çizgi şeklinde “eski, orta ve yeni” olarak dönemlere ayıran ilerlemeci tarih anlayışlarını eleştirir. Spengler’in ortaya koyduğu tarih ve kültür felsefesi birçok beğeni kazandığı gibi, ciddi eleştirilere de maruz kalmıştır. Eleştiri yapanlar arasında Sorokin, Toynbee ve Collingwood gibi önemli tarih felsefecileri vardır.