Egemenlik yetkisinin üç farklı organ tarafından kullanılmasına dayanan kuvvetler ayrılığı ilkesi, 18. yüzyılın sonlarına doğru şekillenmiştir. Yasama, yürütme ve yargı erklerini birbirlerinden ayıran kuvvetler ayrılığı prensibi, anayasal devlet için zorunlu bir unsur haline gelerek anayasal hareketlerin de esin kaynağı olmuştur. Hükümet sistemleri, devletlerin bu sistemleri benimseyiş tarzı, gün geçtikçe toplumun gereksinimlerine göre şekillenmiştir. Fakat tarih boyunca kabul gören önemli bir gerçek vardır ki; yasama, yürütme ve yargı organlarının kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmayacak şekilde konumlanmaması ve bu erklerin meşru yetki alanlarının dışında yetkilerle donatılmaması gerekliliğidir. Kuvvetler arasındaki denge sistemi her zaman korunmalı, hiçbir erk sahip olması gerektiğinden fazla güç kazanmamalıdır. Çalışma; kuvvetler ayrılığı ilkesinin, özellikle yasama ve yürütme erkleri arasındaki ilişki temel alınarak, Osmanlı-Türk Anayasal gelişmelerindeki yolculuğunu irdelemeye çalışmaktadır. Bu yolculukta; Osmanlı- Türk Anayasaları ve anayasa değişiklikleri ile kuvvetler ayrılığı ilkesinin hükümet sistemleri üzerindeki etkileri incelenmiştir.