Türkiye'nin yoksul Asya ve zengin Avrupa arasında köprü, yani transit ülke olması nedeniyle yıllardır Türkiye üzerinden bu ülkelere göçmen kaçakçılığı yapılmaktadır. Organize suç örgütleri tarafından ilkel koşullar altında ve çoğu zaman göçmenlerin ölümü veya yaralanmasıyla sonuçlanan göçmen kaçakçılığıyla mücadele, uluslararası hukuk kadar iç hukuk yönünden de önem taşımaktadır. Bu nedenle, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, çok sayıda uluslararası örgüt bu sorunla ilgilenmiş ve bazı uluslararası belgeler oluşturulmuştur ve tavsiye kararları alınmıştır. Kitabın 3.baskıya ulaşmasına kadar geçen süre zarfında maalesef göçmen kaçakçılığı güncelliğini hiç yitirmemiş, göçmenlerin Avrupa'ya geçişleri daha üzücü olayların yaşanmasıyla hep gündemdeki yerini korumuştur. Bu süre içinde konunun hukuki boyutunu ilgilendiren çok fazla değişiklik olmuştur. Öncelikle 2013 yılında Pasaport Kanunu'nda yer alan ilgili düzenlemeler mülga olarak, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu münferit bir kanun olarak yürürlüğe girmiştir. Bunların yanında 2017 yılında KHK ile YUKK'a göçmen kaçakçılığı suçunda kullanılan araca elkoyma ile ilgili özel bir düzenleme eklenmiştir. Yasal düzenlemeler yanında içtihatlarda da önemli değişiklikler olmuştur. Özellikle geçici koruma altındaki Suriye vatandaşlarının bu suçun konusunu oluşturup oluşturamayacağı, göçmen kaçakçılığında kullanılan ekonomik değeri yüksek kara ve deniz taşıtlarının müsaderesinin orantılı olup olmayacağıyla ilgili 18. Ceza Dairesi önemli kararlara imza atmıştır. Tüm mevzuat ve içtihat değişiklikleri yeni baskıda değerlendirilmiştir.