Toplam insan nüfusunun ihtiyacı olandan çok daha fazlasının üretildiği günümüz Dünyasında, ekonomik işleyişin en çok önem verilen aşaması, ürünlerin pazarlanması ve satışının en ileri tekniklerle, en ekonomik ve en güvenli yöntemlerle yapılmasıdır. Bu açıdan bakıldığında bir arz/sürüm yöntemi olarak tüm dünyaya yayılan franchising yönteminin önemi kendiliğinden anlaşılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde görülen ilk franchising uygulamaları, daha çok marka hakkının devri yoluyla gerçekleştirilen tek satıcılık anlaşmaları şeklindeydi . Ancak, bugünkü hâliyle franchise sözleşmesi, özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan güncel ihtiyaçlar ve ticari yönelimler doğrultusunda yeniden formüle edilmiştir. Franchise sözleşmesi, günümüzde tüm dünyaya yayılmış ve sadece isim ya da marka kullanım hakkının devriyle sınırlı kalmayan, yoğun bir ekonomik işbirliğine dayalı, karmaşık bir hukuki ilişki hâlini almıştır. Günümüzde oldukça yaygın şekilde uygulanan franchise sözleşmesi; franchise verenin, franchise sistemine dâhil olan fikrî ve sınai hakları franchise alana kullandırma, onu franchise sistemine dâhil etme ve sürüm gerçekleştirebilmesi için ona destek olma borçlarını yüklendiği; buna karşılık franchise alanın ise, franchise sistemine dâhil olarak, sistemin konusu olan ürün ya da hizmetin sürümünü yine sistemin kurallarına uyarak sağlama ve bu kullanımın karşılığı olarak franchise verene ücret ödeme borcu altına girdiği sözleşme olarak tanımlanabilir.