Felsefe, insanın doğal bir parçasıdır. Belki de insansal etkinliklerin en göz alıcı, en verimli ve düşünsel zenginlik açısından da en önde gelenidir. İnsanlık kadar eski, bir o kadar da yeni ve çocuksudur. İnsanın özeli, kendisi olduğu ve kendisi için yaptığı tek entelektüel uğraştır. çünkü felsefenin çok büyük ve yaşamsal bir yararı varmış gibi gözükmemektedir. Diğer taraftan insanların ne gündelik ne de daha köklü sorunlarına keskin, etkili ve kalıcı çözüm önerilerinin olmadığı da bilinmektedir. Belki bu bakımdan yararsız bile sayılabilir. Ancak işte tam bu noktada felsefeyle tanışma başlar: Felsefe, yarar uğruna yapılacak bir uğraş değildir. Felsefe, bir tanışma ve tanıştırma toplantısı, sizi size, sizi ötekine ve ötekini size tanıtan görkemli bir şölendir. Bu şölende değer, bu şölende varlık ve bu şölende bilgiyle tanışırsınız. Bunların hepsi de sevimli, candan, sıkı ve paylaşıldıkça çoğalan dostlardır. Bu dostlar sayesinde önce kendinizi tanırsınız. çünkü asıl probleminiz her neyse, kendinizi tanımamanızdan kaynaklanmaktadır ve çaresi kendinizi tanımanızdır. Bu yüzden isimsiz Anadolu entelektüelleri en iyi dost acı söyler demiştir. Dost dostuna kusurunu onu acıtacağını bilse de açıkça söylemek durumundadır. Bu acıma aslında gerçek bir tanışmadır. Bu tanışmayı yaptırdığı için felsefe de gerçek bir dosttur. Siz gerçek dostunuzla dostluğunuzu çıkar için sürdürmek alçaklığını gösterebilir misiniz ki, gerçek bir dost olan felsefeden de bir çıkar gözetesiniz. öyleyse felsefe sevdiği için sıkıntıya katlanan bir dost gibi sıkıntıları olsa da daima sevilecek bir dosttur. Bu yüzden felsefeyle tanışmış kimseler ona sevgi adını takmışlardır: Bilgelik sevgisi. Bu peşinden gidilenin ve hep gidilecek olanın sevgisidir. İşte Felsefe, okuyucusuna bu denli yüksek amaçları kazandırmak hedefi olmadan, ancak sadece felsefeyle tanışmalarına yardım edebilir umuduyla kaleme alınmıştır.