Cinsel suçlar, mahiyetleri itibariyle gizlilik içinde işlenen suçlar oldukları için, çoğu zaman olayın ispatı açısından beyanlarına başvurulacak görgü tanıkları yoktur. Diğer deliller ise zamanında hızlı şekilde toplanmadıkları zaman kolayca kaybolabilecek ya da değişebilecek özelliktedirler. Genellikle sadece mağdur ve sanık arasında gerçekleşen bu suçlarda, mağdurun beyanı önemli bir delildir. Ancak cinsel vakalardaki ayıp ve mahremiyet duygusu, mağdur ve yakınları gibi olayın faillerinin de ifadelerini değiştirmelerine ve ifadeler arasında çelişkiler meydana gelmesine neden olabilmektedir. Mevcut delillerin en iyi şekilde değerlendirilip, adaletin doğru olarak tecellisini sağlamak her şeyden önemli olup, bu çalışmada; cinsel suçlarda ilk derece mahkemeleri tarafından verilen beraat kararlarının istinaf ve temyiz aşamalarında değerlendirilmesi konusu incelenmiş, kararlardan sonra olay değerlendirmeleri yapılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise Yargıtay'ın beraat kararı verilmesi gerektiği görüşünde olduğu kararlara yer verilmiştir.