Alt işverenlik ilişkisi, bir işverenin başka bir işverenden kanunda aranan koşullar çerçevesinde iş aldığı; bu işi, iş aldığı işverenin işyerinde kendi işçileri ile yerine getirdiği bir iş ilişkisidir. Çalışma alanlarında uzmanlaşmanın bir sonucu olan alt işverenlik ilişkisi ülkemizde çoğunlukla işçi maliyetlerini düşürmek, işçilerin iş güvencesinden faydalanmasını önlemek, sendikalaşmayı engellemek ve çeşitli yükümlülüklerden kurtulmak amacıyla işverenler tarafından yoğun bir şekilde tercih edilmektedir. Bu ilginin kaynağı yalnızca özel sektör işverenleri değil, aynı zamanda kamu sektörü işverenleri de olmuştur. Alt işverenlik ilişkisine yönelik yoğun ilgi ve işçilerin karşı karşıya olduğu tehlikeler nedeniyle alt işverenlik ilişkisinin koşulları ve sınırları mevzuatta sıkı şekilde düzenlenmiştir. Özellikle muvazaalı alt işverenlik uygulamalarının önüne geçebilmek amacıyla sınırlayıcı bir yola başvuran kanun koyucu, bu gibi uygulamalara karşı ciddi yaptırımlar da öngörmüştür. Bu çalışma sırasında doktrindeki görüşler ve Yargıtay uygulamalarından yoğun şekilde faydalanılarak iş hukukunda alt işverenlik ilişkisi incelenmiştir. Konunun kapsamının geniş olması nedeniyle çalışmamız İş Hukuku boyutuyla sınırlandırılmış olup Sosyal Güvenlik Hukuku boyutu değerlendirilmemiştir. Dört bölümden oluşan kitabın ilk üç bölümünde sırasıyla alt işverenlik ilişkisi, alt işverenlik ilişkisinin sonuçları ve muvazaalı alt işverenlik ilişkisi incelenmiştir. Dördüncü bölümde ise alt işverenlik ilişkisinin kamu işyerlerindeki uygulaması ve bu uygulamaların özel sektör işyerlerindeki uygulamalara göre özellik arz ettiği hususlar üzerinde durulmuştur.