Polis soruşturmasında tanık veya mağdur ifadeleri, soruşturmayı yönlendirme, bazen de soruşturmanın seyrini değiştirmesi açısından önemlidir ve kovuşturma aşamasında da alınan bu beyanlar delil niteliği taşır. Suçun aydınlatılması, mağduriyetin giderilmesi, kamu düzeninin sağlanması için hem soruşturma hem de kovuşturma aşamalarında görgü tanığının verdiği ifade soruşturmaya hız kazandırır. Suç niteliği taşıyan bir olaya tanıklık eden ya da oluşan bu suçtan zarar gören kişiden, ifade verirken kolluk kuvvetlerine olabildiğince her ayrıntıyı anlatması beklenir. Ancak bu kişiler, bazen olayın etkisiyle yaşadıkları travmatik durumdan dolayı bazen de olay sırasındaki kargaşadan dolayı ayrıntılara dikkat edemedikleri için kolluk kuvvetlerine suçun ve suçlunun ortaya çıkması için yardımcı olabilecek bilgiler veremezler. Burada üzerinde durulmayan daha önemli bir ayrıntı vardır ki insan, gördüğü, algıladığı, hissettiği, sezgilediği her şeyi kritize etmeksizin depolayan ve zihnin %90'lık bilgi kapasitesini oluşturan bir bilinçdışına sahiptir. Nitekim tanık veya mağdurun, aslında görmediğini zannettiği her şeyi bilinçdışı çoktan kaydetmiştir. Bilinçdışındaki bu önemli ayrıntılara hipnoz tekniğiyle ulaşılabilir ve bazen asla çözülemeyeceği düşünülen olaylar bile aydınlatılabilir. Makalede başta Amerika olmak üzere bugün yasal olarak uygulanan ve diğer ülkelerde de uygulanması tartışılan hipnozla ifade alma yönteminin yani adli hipnozun ne olduğu ve uygulanmasıyla elde edilen başarılı adli vakalar anlatılmıştır.