"Cezaevi, sahtekarların çoğunun ikinci adresidir. Ancak bazı sahtekarlar vardır ki zekâları (!) sayesinde cezaevine hiç uğramazlar. Söz konusu kişiler, ya çok akıllı davranırlar ya da yasaları çiğnemeden yakalanmamayı başarırlar! Bu insanlar zekidir ve toplumun kabul ettiği her meslek dalında rüştünü ispatlamış olurlar… Bunlar, bazen karşımıza sporcu, avukat, doktor, akademisyen, polis şefi, tarikat lideri, askeri personel, işadamı, yazar, ressam, siyasetçi hatta komedyen kimlikleri ile akla yatkın ölçüde faaliyetlerini sürdürürler. Bu şahıslar ‘ben’ merkezci olmalarından dolayı iyi bir idareci ve duygusuz olurlar… Bu noktadan bakıldığında nasıl ceza almadan kurtuldukları ise merak konusudur! Bu insanlar, özel ve iş hayatlarında kararlı ve bilinçli bir şekilde acımasız davranırlar. Bu tür davranışlarını sergilerken de açgözlü ve vicdansızdırlar. Yaptıkları işlerde sürekli olarak yalan söylerler ve söyledikleri yalanlar yan-larına kâr kalır. İş hayatında söyledikleri yalanlar gerçek hayatlarına da yansır, hayranlık uyandırır ve sosyal hayatlarında da yalan söyler ve hile yaparlar..." Önsözden